Neyi beklediğini bilmiyor ama aslında en çok ölümü bekliyor. Her gece, rüyadan önce ve boşluktan sonra, ölmeyi diliyor. Ve her sabah, uykuyla uyanıklık arasındaki o kısacık anda, bir umut yokluyor kendini, kalbini. Hemen ardından, yaşadığını idrak ettiğinde, hayat bir ok gibi saplanıyor içine. Kalkıyor. Koca günün tüm sorumluluğunu yüklenmek üzere, bir kez daha, çaresizce.
Otopsi, Özge Lena