Simyacı, Paulo Coelho
Yüreğimizi neden dinlemeliyiz?" diye sordu, mola verdikleri akşam. "Çünkü yüreğin neredeyse hazinen de oradadır." _ "Yüreğim sıkıntılı, çalkantılı," dedi delikanlı. "Düşler görüyor, heyecanlanıyor ve bir çöl kızına âşık. Bana bir yığın şey soruyor, çöl kızına düşündüğüm zaman, geceler ve gündüzler boyu beni uykusuz bırakıyor." "Ne ala. Demekki yüreğin canlı. Onun söylediklerini dinlemeye devam et. _ "Yüreğim bir hain," dedi delikanlı Simyacı'ya, atlarını biraz dinlendirmek için durduklarında."Devam etmemi istemiyor." "Ne âlâ," diye yanıtladı Simyacı. "Bu da yüreğinin diri olduğunu gösteriyor. Şimdiye kadar elde etmeyi başardığın şeyleri bir düşle değiştokuş etmekten korkması kadar doğal ne var." _ "Neden yüreğimi dinlemek zorundayım?" "Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o gene oradadır, göğsündedir; hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir." _ "Bir hain olsa da mı?" "İhanet, senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen yüreğini tanıyacak olursan, sana baskın yapmayı hiçbir zaman başaramayacaktır. Çünkü onun düşlerini ve arzularını tanıyacaksın ve onları hesaba katacaksın. Hiç kimse kendi yüreğinden kaçamaz. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece, kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana." _ "Yüreğim acı çekmekten korkuyor," dedi Simyacı'ya, aysız gökyüzüne bakarlarken. "Yüreğine, acı korkusunun, acının kendisinden de kötü bir şey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiçbir yürek kesinlikle acı çekmez. Çünkü araştırmanın her ânı, Tanrı ve Sonsuzluk ile karşılaşma ânıdır." _ " Peki yürekler, insanlara düşlerinin peşinden gitmek zorunda olduklarını neden söylemiyorlar?" diye sordu delikanlı, Simyacı'ya. " Çünkü bu durumda en çok, yürek acı çeker. Ve yürekler acı çekmekten hoşlanmazlar. "


0 Yorum :
Yorum Gönder