Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu, Stefan Zweig
Sisli bir sonbahar akşamı -nihayet! nihayet!- Viyana'ya vardığımda, ilk gittiğim yerin neresi olduğunu söylememe bilmem gerek var mı ? Bavulumu garda bıraktım, bir tramvaya atladım- bana çok yavaş gidiyormuş gibi geliyordu, her durakta öfkeleniyordum- ve evinin önüne koştum. Pencerelerin aydınlıktı, yüreğim deli gibi çarpıyordu. O zamana kadar bana onca yabancı kalmış, onca anlamsız bir biçimde yanımdan geçip gitmiş olan şehir, işte ancak şimdi yaşamaya başlamıştı, ben de ancak şimdi yeniden yaşıyordum, çünkü senin,sonsuz rüyamın artık yakınımda olduğunu seziyordum.


0 Yorum :
Yorum Gönder